|
| TuTKuDaN KoKoKoMiK | |
| | Yazar | Mesaj |
---|
Tutku ---Banned---
Mesaj Sayısı : 11 Kayıt tarihi : 29/01/08
| Konu: TuTKuDaN KoKoKoMiK Salı Ocak 29, 2008 2:47 pm | |
| Benden Komik Yazılar Burda Olucak..
İlginc Ölümler
Bir işçi 600 tonluk press makinesinin, arasından emeklemek suretiyle geçerek, ucundaki 2450 santigratlık fırında sigarasını yakmaya çalıştı. Mekanı Cennet olsun.
Kurtarmaya gelen ambulans yerde yatan yaralının suratına park etti. Yaralının toprağı bol olsun.
Berberin "rahatlatma" amacıyla müşterisinin boynunu aniden sağa sola çevirmesi sonucunda, müşteri boyun kırılması ile bayağı bir rahatladı.. Allah rahmet eylesin.
Kafasında mermer kırdırmaya çalışan medyatik bir karateci travma sonucu öldü.
Midesine kaçan sineği öldürmek amacıyla ağzına sinek ilacı sıktı... Allah kalanlara akıl fikir versin.
Bir arabaya 11 kişi binip viyaduğe uçmak suretiyle 11 kişi Allah'ın rahmetine kavuştu..
Katta olmayan asansöre binmeye çalışan adam boşluğa düştü. Başımız sağ olsun.
Balkona 50 kişi çıktılar ve sonuçta balkon çöktü. Böylece toplu ölüm gerçekleşti.
Ormanda zehirli mantarları mangalda bir güzel közleyip afiyetle yiyen aile bir daha evine dönemedi.
Yatağındaki tahtakurusu ve bilumum haşaratı öldürmek için yatağını ilaçladı ve aradan iki, üç dakika geçmeden aynı yatakta derin bir uykuya daldı. Sabahı getiremedi.
Elektrik direğine yaslanıp ayakkabısına kaçan taşı çıkartmak için ayağını silkeleyen adam, o sırada yoldan geçmekte olan yardımsever bir laz vatandaşın elektrik çarptığını sanması üzerine, kafasına kürek, kalas vb sert cisimlerle vurularak vefat etti.
Adam, yolda mutlu mesut yürürken kafasına balkon düştü. Toprağı bol olsun, iyi adamdı.
Adam, para çekmek amacıyla girdiği bankamatik gişesinde elektrik çarpması sonucu öldü.
Trafik kazasından yaralı olan adam, kurtarıldı. Gayet sağlıklı bir şekilde olayı atlatan adam ambulansçı amcanın "yav sen bin hele film falan çekelim" demesi üzerine hastaneye gitmeye ikna edildi. Adam yolda ambulansın kaza yapması sonucu öldü. (Ambulansçı amca hala sağ)
Adam çok sıkışmıştı. İhtiyacını bir yerde gidermesi gerekiyordu. Müsait bir yerde pozisyon aldı ve icraata başladı. Nereden bilebilirdi ki işediği yerde elektrik tellerinin olduğunu...
Nüfus sayımı nedeniyle bom boş olan otoyolda bir sayım görevlisi bariyerlere çarptı ve vefat etti...
Aynı işyerinde biri gündüz bir gece vardiyasında olmak üzere çalışmakta olan baba, oğuldan; biri mobilette motor ile işe gitmekte diğeri ise bir başka mobilette ile eve dönmekte iken, yol üzerindeki sert bir virajda karşılaştılar ve birbirlerine selam vermek isterken çarpışıp beraberce Hakkın rahmetine kavuştular.
Sarhoş bir şekilde tem otoyolunda seyreden bir araçtaki beş kişi radyoda çalmaya başlayan oynak bir şarkı üzerine aracı sağa çektiler ve tem'de göbek atmaya başladılar. Sonucuna katlandılar tabii. İşin ilginç yanı ise bu 5 kişiden 5'ininde ölmesi ve beşine de ayrı ayrı araçların çarpmış olması.
Giriş katın bir kat altında olan ve üstü ahır olarak kullanılan köy kahvesinde okey oynayanlar, üstlerine, katın çökmesi sonucu inek,öküz vb. büyükbaş hayvanların düşmesi ile köy mezarlığındaki anahtar teslim çukurlarına yerleştiler.
Eskiden anlatılan bir lunapark vakası: Parkın 2 kafadar gece bekçisi, park kapandıktan sonra, dönen salıncaklara binmeye karar vermişler. Yönetici kabinine girmişler aleti çalıştırmışlar. Makinenin ısınması için 1 dakika kadar süre gerekiyor tabii. Salıncaklara bir güzel kurulmuşlar. 1 dakikalık süre geçmiş alet çalışmaya başlamış. Ama 2 kafadar seans süresini ayarlamayı unutunca, bütün gece kusarak Hakkın rahmetine kavuşmuşlar... | |
| | | Tutku ---Banned---
Mesaj Sayısı : 11 Kayıt tarihi : 29/01/08
| Konu: Geri: TuTKuDaN KoKoKoMiK Salı Ocak 29, 2008 2:48 pm | |
| İlginç Yasaklar
ALABAMA · Motorlu taşıt kullanan bir sürücünün gözbağı kullanması yasak. · Pantolonun arka cebinde dondurma bulundurmak yasak. · Anniston kentinin Noble Caddesi'nde bluejean giymek yasak. · Jasper kentinde, bir erkeğin eşini başparmağından daha kalın bir sopayla dövmesi yasak. · Lee ilçesinde, çarşamba günleri güneş battıktan sonra fıstık satmak yasak. · Mobile kentinde, kadınlara yönelik uluma sesleri çıkarmak yasak.
ALASKA · Uçaklardan geyik fotoğrafı çekmek yasak. · Uyuyan bir ayıyı fotoğraf çekmek amacıyla uyandırmak yasak. · Bir geyiği hareket halindeki bir uçaktan aşağı atmak yasak. · Faribanks kentinde, bir geyiğe alkollu içki vermenin cezası hapis.
ARIZONA · Bir kaktüs kesmenin cezası 25 yıla kadar hapis. · Eşeklerin küvette uyuması yasak. · Kırmızı bir maske ile işlenen hafif bir suç "ağır suç" sayılıyor. · Globe kentinde bir Kızılderili ile sokakta iskambil oynamak yasak. · Hayden'da, tavşanları ve kurbağaları rahatsız edenler, para cezasına çarptırılıyor. · Maricopa ilçesinde bir evde 6'dan fazla kadın yaşayamıyor. · Mohave ilçesinde, çorba çalarken yakalanmanın cezası, çorbayı hırsızın başından aşağı dökmek.
CALIFORNIA · Hiçbir motorlu taşıt, sürücüsü yokken saatte 75 km.den fazla sürat yapamaz. · Hareket halindeki bir motorlu araçtan hayvanlara ateş açmak yasak. Bu yasanın tek istisnası balinalar. · Arcdia kentinde, tavus kuşlarının yolda geçiş üstünlüğü var. Baldwin Park'ta havuzda bisiklet kullanmak yasak. · Los Angeles'ta, bir erkeğin eşini 5 cm.den daha kalın bir kemerle dövmesi yasak. · Riverside'da, 11.00 - 13.00 saatleri arasında sefertasıyla sokakta yürümek yasak. San Francisco'da Market Caddesi'nde dolaşmak fillere yasak.
ILLINOIS · Chicago'da ise bir nükleer bomba patlatmanın cezası sadece 500 dolar. · Ontario'da, horozların kent sınırları dahilinde ötmeleri yasak.
COLORADO · İçki satan yerlerin gıda maddesi, gıda maddesi satan yerlerin de içki satması yasak. · Denver kentinde, komşuya elektrik süpürgesini ödünç vermek yasak. Kentte, farelere kötü davranmak da yasak.
CONNECTICUT · Bisikletle saatte 90 km.den fazla sürat yapmak yasak. · New Britain kentinde, yangına bile gitse, itfaiye arabaları saatte 40 km.den fazla sürat yapamazlar. · Hartford'da, bir kimsenin ellerinin üstünde karşıdan karşıya geçmesi yasak.
FLORIDA · Kuaföre giden kadınların saç kurutma makinesindeyken uyumaları yasak. · At hırsızlığının cezası idam.
GEORGIA · Adli tıpta ya da bir cesedin yanında küfür etmek yasak. · Atlanta'da, bir zürafayı telefon direğine bağlamak yasak. · Gainesville'de, tavuğu mutlaka elinizle yemek zorundasınız.
WYOMING · Haziran ayında bir tavşanın fotoğrafını çekmek yasak. · Cheyenne kentinde, çarşamba günleri duş almak yasak.
GÜNEY DAKOTA · Bir beyaz, kendi evinde ya da arazisinde beşten fazla Kızılderili görürse, öldürebilir. Kızılderililer "saldırgan taraf" kabul ediliyor. · Eyalet sınırları içindeki peynir fabrikalarında uyumak yasak. · Spearfish kentinde 3 Kızılderili'yi sokakta vurmak serbest
TEXAS · Bir başkasının ineğinin sütünü içmek yasak. · Ayakta bira içerken bardak en fazla üç kez yudumlanabiliyor. Dördüncü yudum yasak; içmek için oturmak gerekiyor. · Britannica Ansiklopedisi eyalet genelinde yasak. Çünkü içinde nasıl bira yapıldığı tarif ediliyor. · Bir otelin ikinci katından mandalara ateş etmek yasak. · San Antonio'da sığır hırsızlığının cezası, hırsızı çaldığı yerde asmak.
MARYLAND · Bir aslanı sinemaya götürmek yasak. · Ocean City'de, yüzerken yemek yemek yasak.
MISSISSIPPI · Davar çalmanın cezası asılmak.
MONTANA · Yedi ya da daha fazla Kızılderili'yi bir arada görürseniz vicdan azabı çekmeden ve yasayı da arkanıza alarak öldürebilirsiniz. · Bir kadının eşine ait bir mektubu açması ağır suç.
NEBRASKA · Çocukların kilisede geğirmesi yasak. · Bar sahipleri çorba bulundurmak zorunda. Aksi takdirde bira satmaları yasak. · Waterloo kentinde berberlerin 07.00 - 19.00 arası soğan yemeleri yasak.
NEVADA · Size ait bir mekanda köpeğinize ateş açan birini anında asma hakkınız var. · Karayoluna deveyle çıkmak yasak..
KUZEY CAROLINA · Fillerin pamuk tarlalarına girmesi yasak. OHIO · Balıkları sarhoş etmek yasak. · Clinton İlçesi'nde, kamuya ait bir binaya yaslanmak yasak. · Paulding'de polis köpeklerinin ısırma hakkı var. · Strongville'de, Studs Trekel'in "Catch 22" adlı kitabı yasak. · Youngstown'da yolda arabanın benzininin bitmesi yasak. Suç işlemiş sayılıyorsunuz.
OREGON · Konserve mısır sadece balık oltasında yem olarak kullanılabilir. · Marlon'da, din adamlarının ayinden önce soğan ve sarımsak yemeleri yasak. · Salem'de kadınlara güreş yasak.
UTAH · Bir atın üzerinden balık tutmak yasak. · Kişi, nükleer silah bulundurabilir ama patlatamaz. · Bütün karayollarında kuşlara geçiş üstünlüğü var. · Bir insan 50 yaşını geçtikten sonra kuzeniyle evlenebilir. · Salt Lake City'de içinde keman bulunan bir torbayla yürümek yasak.
VIRGINIA · Bir insanın mahkeme binasının merdivenlerinde, karısını akşam 8'den önce dövmesi yasak.
WISCONSIN · Racine'de, uyuyan bir itfaiye memurunu uyandırmak yasak. | |
| | | Tutku ---Banned---
Mesaj Sayısı : 11 Kayıt tarihi : 29/01/08
| Konu: Geri: TuTKuDaN KoKoKoMiK Salı Ocak 29, 2008 2:49 pm | |
| İlk Türk Uzaya Çıkınca
İlk Türk uzay adamı (artık astronot mu denir, kozmonot mu denir, uzay fatihi mi denir bilinmez) uzaya çıktığında atılacak olası gazete manşetleri
- Kendimizi aştık... - Bekle ay geliyoruz... - Galaksi galaksi duy sesimizi, işte bu Türklerin ayak sesleri!.. - Uzaya kapak attık... - Artık biz de uzaylıyız - Türkler uzayda - Türk'üz doğruyuz uzaylıyız... - Bu bizim için büyük, insanlık için küçük bir adım!
Gaza gelmiş bazı gazete başlıkları
- Alemin kralı geliyor.. - Bekle bizi İngiltere.. - Uzay tamam sıra güneş'te! - Bekle bizi Samanyolu - Marslılarla Türkler arasında genetik bağ bulundu!
Star - Açın mekiklerimizin önünü! durduramazsınız... Hürriyet - Uzanlara rağmen... Milliyet - İstikbale eriştik (yanda üzerinde oynanmış bir ****** resmi, yanında mekik) Sabah - İlk biz duyurmuştuk.. Zaman - Ve mümin uzayda Türkiye - Allah'a şükür.. Vatan - İşte Hezarfenin torunları. Bulvar - Uzaya da girdik yada milli olduk Star - Uzayın ulen Hürriyet - Aydın doğandan Türk astronotlara jest Akit - Uzayda duyulan ezan sesi Sabah - Aydın doğandan büyük şantaj Şamdan - Marslı erkeğimin geyşası olurum Bulvar - Ay fena oluyorum Star - Güneş ufuktan şimdi doğar yürüyoruz uzayaaaa Star - Welcome to space
Spor sayfasının manşeti..
Hürriyet - Fenerbahçe rüya takımı kurdu.. Fanatik - Uzaylılar da Fenerbahçeli mi? Fotomaç - Bir gün her uzaylı fenerli olacak Milliyet - Uzay Fener'e dar gelecek..
Köşe yazarı başlıkları..
Oktay Ekşi - Marslılara savaş açalım.. Ertuğrul Özkök - En pahalı mars şarabını içtim.. Erman Toroğlu - N'aber hıncal bak gönderdik çocuğu uzaya.. Nihat Genç - Uzaylı olmanın topluma negatif etkisi.. Hıncal Uluç - TK00XV2 plakalı uzay aracı'nın sorumsuz astronotu..O ne dönüş öyle kardeşim ? Emin Çölaşan - Uzay mekiğinin yapımı için neden iki firmadan teklif alınmadı ? Bekir Coşkun - Bindik bir alamete gidiyoruz kıyamete.. Ahmet Altan - Astronotları çıldırtan kadınların öğleden sonraları ten kokusu ne ola ki ? Ayşe Arman - Yine evleniyorum.. Turgay Şeren - Ben geçen haftaki yazımda belirtmiştim.. Haydar Dümen - Aktif seks uzayda olmaz. Haşmet Baboğlu - Uzayda mı olmak, dünyada mı olmamak konusuna dikkat etmek lazım..
Yabancı basından başlıklar..
Washington Post : İnsanlı ilk Türk uzay aracı astronotu almadan uzaya çıktı.. Le Figaro : Astronotlar arasında hiç Kürt yok.... Die Zeitung : Verhaugen : 'Büyük başarı, eğer mekiği sağ salim indirirlerse, 2034'de müzakerelere başlarız' dedi.. Die Welt : Aya gitmesi gerekirken mars'a yönelen insanlı ilk Türk uzay aracı İstanbul üssünün yardımıyla Jüpiter'e indi.. Corierra Della Serra : Incedibile..Berlusconi, Türk Astronot'un çocuğunun sünnetinde kirve olacak.... Elefteros Rimos : Yunan hükümetinin büyük hezimeti... Time : Türk astronot uzayda yaptığı mangal keyfi sonrası söndürmeyi unuttuğu kömürler yüzünden uzay mekiğini yaktı. | |
| | | Tutku ---Banned---
Mesaj Sayısı : 11 Kayıt tarihi : 29/01/08
| Konu: Geri: TuTKuDaN KoKoKoMiK Salı Ocak 29, 2008 2:50 pm | |
| Komik Anılar
Az önce iş icabı Isparta'da bir müşterimizi aradım. Telefonu açan kibar bayana ilgili kişinin mail adresini sordum. Hanımefendi gayet kibarca "Bizim burada Internet çekmiyo" dedi !!
Cuma akşamı gecenin bir yarısı Arnavutköy'de taksi arıyordum. Fakat etrafta bir tane bile yoktu. Arabasını park etmiş yemek yiyen bir taksici gördüm. Adama yaklaşıp, "Abi müsait misin?" dedim. O da, "Ehliyetin var mi?" diye sordu. Taksim'e kadar taksiyi ben kullandım, o paşa paşa yemeğini yedi.
Bir gün minibüste gidiyorum adamın birini cep telefonu çaldı o da açtı konuştu. Şoför ona bağırdı, kardeşim cep telefonunu kapa diye. Adam da niye senin minibüsünde abs yok ki dedi. Minibüsçü de herhalde çok içerlemiş olacak bu duruma motor hararet yapıyo dedi. Bütün herkes kırıldı gülmekten.
Okula ulaşmak için, Beşiktaş Akaretler'den Sarıyer minibüsüne biniyorum. Epey boşça olan minibüse, orta yaşlarda bir abi biniyor ve benim gibi en öndeki üçlü koltuğa, yanıma oturuyor. Az sonra cebinden cüzdanı çıkarmak için hafifçe ayağa kalkan abimiz, minibüsçünün ani freni ile kafasını sert bir şekilde minibüslerde motor kabini üzerinde bulunan tahta para kutusuna çarpıyor. Ebleh bir bakışla yerine oturan abide bir kısa devre olmuş olacak ki, parayı minibüsçüye uzatıyor ve: - Bi kısa Camel versene!
Bilirsiniz, bir ara zibidi gençlerde cüzdana zincir takip sarkıtma modası vardı. İstiklal'de yürürken, yanımdan bu model bir tip geçiyordu ki, adamın teki bombayı patlattı: "Ne o lan? Köpeğin gıççına mi kaçtı ???"
Bir gün yolda giderken kaset satan bir dükkanın camında aynen şöyle bir yazi görmüştüm: "Arabalar için çistakli müzik gelmiştir. " Hay Allah'ım yaa!
Benim bir Murat dayım var. Çok egzantrik bir kişi. Bundan 5-6 sene önce çok komik bir olay yaşattı bize. Bir gün elinde 40-50 santim boyutunda bir alüminyum çubuk ile eve geldi ile zor güç uğraşarak bunu 2 günde spiral bir yay haline getirdi. Ama ne için bunu yapıyordu bilmiyorduk ve sorunca "benim elbet bir bildiğim var" diyordu. Daha sonra bir seramik parçası buldu ve bunu matkap ile bir sürü delikler açtı ve bunlara vidalar geçirdi. Ve yine bu yaptığı yayı bu seramik parçasının üzerine montaj etti. Daha sonra üzerlerine rengarenk çeşit çeşit kablolar yerleştirdi. Ne yaptığını bir türlü anlayamıyorduk. Galiba sonunda üşütmüştü. Dur durak bilmeden bu yaptığı acayip şey ile uğraşıyordu. Neler yapmıyordu ki? Bu alete sonunda ampul ve hoparlör bile yerleştirmişti. Ve neyse beklenen gün gelmiş çatmıştı. Yüzünde bir gülümseme ile odaya girdi ve "işte size dünyanın ilk pilsiz çalışan radyosu" dedi. Allah Allah! haklıydı! bu ne olduğu anlaşılmayan saçma şey biraz parazitli olsa bile bir radyo istasyonunu çekiyordu. Bu arada diğer dayım, tabii kendisi elektronik mühendisi olur, aleti inceliyordu ama ne olduğunu nasıl çalıştığını bir türlü kavrayamıyordu. Tabii bütün bu olaylar olurken aleti yapan dayım "sakın fazla kurcalamayın bozulur" deyip aleti elinden bırakmıyordu. Mühendis olan dayım öyle kala kalmıştı. "Ben böyle bir şeye hayatımda rastlamadım" diyordu... Neyse dayım sonunda olayın sırrını açıkladı ve elbisesinin altındaki küçük el radyosunu çıkarttı. Gülmekten yerlere yıkılmıştık...
İzmir'den trene binen yaşlı teyze kondüktöre Ege şivesiyle "Menimen'e gelence beni haber et yavrıım, unutma" der. Gecenin ilerleyen saatlerinde kondüktör Menemen'i geçer geçmez yaşlı teyzenin Menemen'de ineceği aklına gelir hemen makiniste gidip haber verir. Makinistte gecenin bu saatinde teyzeyi buralarda indiremeyeceğimize göre geri geri gideceğiz soran olursa "tren makas değiştiriyor" deriz diyor. Bir yarım saat geri geri giderek Menemen'e geliniyor ve Kondüktör teyzeye gidip haber veriyor "hadi teyze Menemen'e geldik" diye.Teyzem "sağ ol yavrıım" deyip çantasından hapını çıkarıp içiyor.
1,5 yaşında bir oğlum var. Ee tabi biraz kakada problemliyiz. Oğlumun bezini değiştirirken, eğer bezimizde kakamız varsa hep onu seni haydut, seni diye severek alırım. Bu lafımı öyle benimsemiş ki oğlum.. Bir gün karşıma geçti ve elini kıçına vurarak anne haydut, haydut dedi...
İzmirliler bilir, toplu taşımada Kent kart uygulaması vardır. Karta para yüklersiniz, otobüslerde manyetik okuyucuya tutarsınız ve okuyucu okuduğuna dair sinyal sesi verir. Kent kart uygulamasının ilk yılıydı. Yaşlı ama çok tonton bir teyze elinde Kent kartla otobüse bindi. Nedense kartı şoförün suratına doğru tuttu. (Herhalde paso gibi gösterilecek zannetti.) Şoför iki-üç saniyelik şaşkınlık periyodunu atlattıktan sonra, "Biiiiip!" dedi. Teyze bi şey olmamış gibi geçip şoförün arkasına oturdu. Otobüsteki herkes kahkahalarda gülerken bense şoförün zekasına hayran olmuştum.
Duran ve pek dolu olmayan bir minibüse koşarak bindim pek dolu olmamasına rağmen minibüs hareket etmek üzereydi tam o anda kavga ettikleri her hallerinden belli olan iki arkadaş minibüse bindi birbirlerinin yüzüne bile bakmıyorlardı çocuklardan biri şoföre parayı uzattı -Abi bir öğrenci bir de hayvan alır mısın ?
Muhittinler ailecek İtalya turuna gidiyorlar. Bilirsiniz Roma hırsızlar cenneti bu yüzden kaldıkları otelden Muhittinlere hırsızlara karşı dikkatli olmaları, odalarında hiç bir değerli eşya bırakmamaları tembih ediliyor. Neyse Muhittinlerde tedbirli olup her şeylerini yanlarında gezdiriyorlar. Beklenen oluyor ve Hırsızlar odaya giriyorlar. Tabii ki hiç bir şey bulamıyorlar, diş fırçaları ve bir fotoğraf makinesinden başka. Hırsızlar tabi sinirleniyorlar bunun öcünü almak için çırılçıplak soyunuyorlar ve buldukları diş fırçalarını muhtelif boşaltım organlarına sürüp fotoğraf çektiriyorlar. Muhittinler de olaydan habersiz diş fırçalarını kullanıyorlar taa ki, İstanbul'a dönüp fotoğrafları tab ettirene kadar...
Lise 2'nci sınıftaydım. Sınıfımızın espri kaynağı Çağın adında bir arkadaş vardı. Dur durak bilmez, sınıf içerisinde espriler yapar, yanık türküler patlatır, derslerin en can alıcı noktalarında bile hocaları ve bizi yerlere yatırmakta tereddüt etmezdi. Yine bir gün kimya dersinde oldukça önemli bir konu işlediğimiz sırada arkadaşımız yine bildik işlerinden birine koyularak durup dururken "23 Nisan kutlu olsun" şarkısını yüksek sesle söylemeye başladı. Herkes onun bu huyunu bildiğinden hafif gülüşmelerle geçeceğini sanıyorduk ama susmak üzereyken Kimya hocamız hızla ona dönüp "Başka bir şey var mı Çağın?" dedi... Herkes suspus olmuş cevabını bekliyordu. Çağın önce bize süzdü, sonra hocaya baktı ve hiç istifini bozmadan "HAYDİİİ hep birlikte söööyyyleeeyeeliiimm !!!" diyerek şarkıya devam etti. Sınıf kopma derecesini aşarken Çağın'a da her zamanki gibi disiplin kurulunun yolları gözükmüştü....
Bu hikaye Trakya'da geçmiş gerçek bir olay; Yaşlı bir amca, eşeğinin üzerinde karayolunda seyretmektedir. Bunu gören trafik polisleri, amcaya takılmak isterler ve durdururlar. Polis: Be amca, necin dakman golani? (Golan: Emniyet kemeri.) Amca: Dakmam be iste! Polis: E bak gördün mu, şimdi ceza keseceyik. Amca: Kes bakalım ne keseceysan da gidecem, acele isim var. Polis: Peki amca, cezayı sana mı yazalim yogsam eşeğe mi? Amca: ??? Polis: Yani cezayı sana yazarsak beş milyon ödeycen, eşeğe üç milyon ödeycen. Amca: Bana kes o zaman. Polis: Neden sana keseyon amca? Amca: Onun sicili temiz ossun, polis yapcez onu!
Tam olarak hatırlamıyorum ama 3 sene öncesiydi galiba.. Mersine tatile gitmiştik. Annemin arkadaşının kızları, ben ve 2 kardeşim. Kızlar ve kardeşim sahilde güneşleniyorlardı. Bense masum masum tabi olacaklardan haberim yok muzır kardeşimi yüzdürüyordum.. Sonra onu denizden çıkardım ve 10 dakika ben kaldım denizde. Bu arada yaşlı amcanın teki beni denizden çıkarttı zorla. Ne olduğunu anlamadım ilk önce. Bana bizim muzır kardeşi göstererek 'bu senin kardeşinmiş öyle mi' dedi. Ben de eveeet dedim. Sonra adam deniz kenarındaki boku gösterdi.'bak dedi kardeşin naağapmış 'zavallı ben şoka girdim. Bütün sahil beni izliyor. Bizim kızlar havluları başlarına çekmişler rezil olduk diye ama ben varım ortada. Sahilde genç dolu, hepsi bakıp gülüyor. Varya Allah sizi inandırsın hani şu truffy kartlarında olur ya bok şekli aynı onun gibi.. Dahası var. Amca dedi ki boku al git çöpe at! Amca sen ne diyon sahilden milletin önünden bir avuç bokla geçecekmişim Nitekim geçtim... Herkes koptu tabi.. Bir daha da inmedim o sahile ..
Bir arkadaş anlattı. geçenlerde Taksim'de yürürken sıkışınca McDonalds'in tuvaletine girmiş. Tuvaletten sonra elini kolunu sallaya sallaya restorandan çıkarken elemanlardan biri arkasından seslenmiş: "Bir gün yemeğe de bekleriz..."
Üstünüze afiyet, o gün biraz mideyi bozmuştum. Ancak aynı gün bir hastamızı ziyarete gitemem gerekiyordu. Otobüs durağına gittim ve beklerken wc alarmı çalmaya başladı. sağa sola wc bulmak için baktım. Az ileride bir pasaj vardı. Orada kesin wc vardır düşüncesiyle başlama atışını duymuş atletler gibi koşmaya başladım. Pasaja daldım ve orada dolaşan çaycıdan wc'nin nerede olduğunu sordum. Çaycı iki kat yukarda sağda olduğunu söylerken ben bir kat çıkmıştım bile. Hemen wc'ye daldım, ve rahatladıktan sonra derin bir oh çektim. Artık wc'den çıkıp yarım kalan yolculuğuma devam edebilirdim. Ancak bir sürprizle karşılaşmıştım. Kapı açılmıyordu. Tüm gücümle kapıyı çektim, yumruklar tekmeler attım, ama kapının açılmaya hiç niyeti yoktu. Tüm gücümle bağırmaya başladım. Kimse yok mu orda? yardım edin, kimse yok mu orda? Bir yandan bağırıyor bir yandan kapıyı yumrukluyordum. Tam yarım saat geçmişti. Kan ter içinde kalmıştım. Birden yaklaşan ayak sesleri duydum. Avaz avaz bağırdım. Yardım edin kapı açılmıyor, çıkarın beni buradan. Kapı açıldı. Karşımdaki, aşağıda bana tuvaletin bulunduğu yeri tarif eden çaycıydı. Pişmiş kelle gibi sırıtarak, -amma gürültü yaptın lo, kafamızı ..ktin be, demez mi. Benim şarteller attı. Bağırmaya başladım. Koskoca binada bir insan yok mu? Sesimi duyup ta yardım etmeyen şerefsizdir. Ben merdivenlerden inerken çaycı hala sırıtıyordu.piss çaycı bozuntusu. | |
| | | Tutku ---Banned---
Mesaj Sayısı : 11 Kayıt tarihi : 29/01/08
| Konu: Geri: TuTKuDaN KoKoKoMiK Salı Ocak 29, 2008 2:52 pm | |
| Bir gün bir belediye otobüsünde gidiyordum (yeşil olanlardan yani cep telefonu ile konuşulması yasak olan otobüs), neyse adamın birinin cep tel çaldı ve adam konuşmaya başladı belirli bir süre geçtikten sonra bir bayan adamı uyardı. Lütfen cep telefonunuzu kapatınız diye, adamda gayet sakin bir şekilde konuştuğu kişiye bu otobüs de cep telefonu ile konuşmak yasakmış ben telefonu kapatıyorum sen ara dedi... (ve inanamazsınız otobüsteki herkes yerlere yatmıştı)
Okuldan eve ilerliyordum ve hava da müthiş yağmurluydu bu arada acayip derecede sıkışmıştım bacaklarımı birbirine dolayıp yürümem bile faydasızdı ben de dayanamayıp salıverdim zaten yağmur sularıyla yeterince ıslanmıştım pek bir şey fark etmemişti tamam tamam biliyorum iğrencim beni anlayabilmen için yaşaman lazım ama itiraf etmeliyim ki çok rahatlatıcıydı işemek kadar güzel bir şey var mı ya?! ))
Bir gün arkadaşımla biraz alkol aldık daha sonra eve dönüyoruz. İkimizde de yeterince alkol var dolmuş geldi ve bindik ineceğimiz yere yaklaşırken ona "durmasını sen söyle ben söyleyemeyeceğim "dedim. Oda dolmuşçuya "abi müsait bir yerde iner misin" dedi önce dolmuşçu anlamdı ama daha sonra dolmuştakilere eşlik edip gülmekten kırıldı indikten sonra arkadaşım hala ne yaptığının farkında değildi ve "ulan neden bana bu kadar güldüler" diye sormaya devam ediyordu
Bir abimize Bayburt'tan misafir gelen hayrettin isimli dostumuzu gezdirmekle mükellef olmuştuk. İlk durağımız alışveriş merkezi olan Gulfstar dı. Daha binanın girişinde kopmuştuk zaten çünkü, otomatik kapıya gelince Bayburtlu arkadaş ilk falsoyu vermişti "LO BU KAPININ KOLU YOK "dedi. Tabi biz bunu fırsat bilip biraz gülmek istedik metin otomatik kapıya yaklaşıp "AÇIL SUSAM AÇIL"dedi. Tabi kapı açılınca Bayburtlu arkadaş kendinden geçmişti. Metine dönerek "LO METİN SEN BÜYÜCİMİSİN" dedi. Tabi biz kırılıyoruz. Neyse içeriye girdiğimizde Bayburtlu kapanmış olan kapıya "AÇIL SUSAM AÇIL "dedi. Daha sonra metine dönerek "LO METİN BU KAPI AÇILMIYIR" dedi. Zaten o sırada biz gülmekten paspas şeklini almıştık bile, tabi güvenlik görevlileri de .
Güzide İstanbul'umuzun meşhur minibüs hatlarından biri ile Kadıköy semalarına doğru yol alıyorduk. Son durağa geldiğimizde, şehrin yabancısı olduğu her halinden belli bir zat minibüs şoförüne eğilerek "Evladım, deniz otobüsleri nereden kalkıyor "diye sordu. Minibüs şoförümüzün yanıtı ise kısa ve öz oldu 'Sahilden'.
Vakti zamanında Afyon ilimizin Sultandağı belediyesine eğitim vermek için gittik ve verdik. Yaklaşık 3 hafta eğitimden sonra müşterimizin artık olayı kavradığını anlayaraktan Bursa'ya döndük. 1 hafta sonra bizzat 2 hafta bilgisayar eğitimi verdiğim muhasebe müdürü telefonda idi. Ve sordu -"xxxxx Bey bilgisayarla çalışırken masam bitti" !! -"Nasıl yani, masa biter mi yahu" -"vallaha bitti çalışamıyorum" -"peki biz gelip bakacağız" Haliyle anlam veremedik şikayete. Olay mahalline vardığımızda manzara su idi: pek maharetli mudur beyimiz mouseyi sağa sürüklerken masanın sonuna gelmiş ve orda kalmış biraz daha gitse mouse düşecek diye korkuyor ve öooyle duruyor Mousecuk masanın ucunda.
Anlataçağım anıya inanmayabilirsiniz. Acayip bişiy çünkü. Adını veremiycem bir arkadaşım (biz Tolga diyelim) Çarkıfelek'te yarışçam diye kafayı kırmıştı. Eleman arıyo ama aylarca düşüremiyo numarayı. Neyse bir gün telefon lak diye düşüyo. Yarışmadan siz kapatın biz sizi program sırasında arıycaz diyolar. Ama lütfen hattınızı meşgul etmeyin diyolar bir de. Bizimki (tolga) telefonun başına geçiyo sevinçle beklemeye başlıyo. Bi yandan da tv'de yarışmayı izliyo. Ha aradı ha arıycaklar bi vaziyet. Tam o sırada Tolga'nın dedesi kalp kirizi geçirmesin mi? Annesiyle babası hemen telefona koşuyorlar ambulansı aramak için. Tolga deliriyor. Hayatta aratmam, programdan arıycaklar diyo. Yavrum ama deden gidecek diyorlar bir şey olmaz dedeme abartmayın diyo Tolga. Anneyle baba üzerine gelince mutfaktan bıçağı kapıyo. Bir elde telefon bir elde bıçak yaklaşırsanız kendimi bıçaklarım diyo. Sonu acı aslında; dede vefat ediyo. Hastaneye yetiştirilirken son nefesini veriyo. Daha fenası (Tolga için en azından) yarışmadan da aramıyorlar.
Saat geç olmuş. Artık okuldan kalkmışız, dolmuşla gelios. Dolmuş bi pazar mevki-inden geçerken bi amcaya çarpma tehlikesi atlattı. Dolmuşçu da kafasını pencereden çıkarıp, "Amca lütfen kaldırımdan gider misin?" diye rica etti ama bizim amca, "Asıl sensin pezevenk. Ben seni kaldırıp ..kerim!" dedi ve tabii biz yerlere yattık. Dolmuşçu tornavidasını alıp, dolmuştan inip adamın peşinden koşmaya başladı. Devamını bilmiyorum çünkü biz gülmekten yerlere düşmüştük...
Benim anım değil, Ülkü Tamer'in anısı. Radikalde okudum, süper komik. Tiyatroları varmış, turnede Malatya'ya gidiyorlar, Oyun sahneleniyor. İlk gece şehrin büyükbaşları hep ön safta. Ülkü Tamer oyunda kızın babasını oynuyor, kızını istiyolar vermiyor. Çocuk aşk acısından ölüyor vs. Halk acayip etkileniyor oyundan ağlayanlar falan. Oyun bitiyor iki polis geliyor kulise, komserim sizi istiyor diye. Ülkü Tamer de çok etkilendi tebrik edeçek heralde diye kalkıp gidiyor. Karakola bir giriyor, ortalık buz gibi. Komiser bizimkini görünce sinirle ayağa kalkıyor -"Lan sen ne şerefsiz adamsın be arkadaş. Vermedin kızı, bak ne oldu gül gibi oğlan öldü gitti." Ülkü Tamer "ama efendim, gak guk" diye açıklayacak oluyor. Komiser "Sus diyor yarın akşam da gelip izleyecem eğer yine kızını vermezsen hepinizi karakola alıp falakaya yatırcam lan" diyor. Ertesi gün Ülkü Tamerler oyunun sonunu değiştirip oynuyolar. Kızını veriyo oğlana, oyun bombok oluyor ama komiser en ön safta mutluluk gözyaşları döküyomuş.
Ataköy'de bir arkadaşımda sabahlamıştım. Sabah otobüse bincem ama mekanı bilmediğim için durağı sorcak birilerini arıyorum. Kimseler geçmiyo, neyse sonunda bir polis otosu gördüm. Tarif ettiler durağı. "Şu bakkalı geç ilerle, ağacın ordan sağa kır ordan sola..." Teşekkür edip yürümeye başladım. Biraz yürümemiştim ki arkadan bir megafon "oğlum ağacın ordan sola kırsana lan, bak bak bak dinniyomu hiç, hüşş alooo" Durağı bulana kadar ekip otosu arkamdan bağırıp durdu.
Bir gün düşünceli düşünceli yolda yürürken, birisine küüüüüüüt diye çarptım. Bu kadarı da yetmiyomuş gibi ona dönerek "afedersiniz" dedim. meğer çarptığım şey direkmiş. üstelik sabahtan beri beni takip eden kişiler de "ne salakmış" diyerek peşimi bıraktılar. arkadaşlarıma anlattım, direkten özür dileyerek benimle dalga geçmeye başladılar. Ne kadar rezil, siz düşünün artık.
Bir kış günüydü. Evimizin önüdeki kaldırım buz tutmuştu. Sokağın başından eve giderken düşerek yokuş aşağı kaymaya başladım. O sırada balkonda olan oğlum aynen şöyle dedi;- baba eve uğramadan nere gidiyon!!!
Bizim Erzurum'da Teyyo Dede var. Çok büyük yalancıdır ama çok komiktir yalanları. Neyse bir gün kahvedeler. Teyyo Dede bir av anısı anlatıyo ama millet tv'deki maça dalmış. Teyyo dede bakıyo ki kimse dinlemiyo biraz dikkatleri toplayayım diye başlıyor anlatmaya."Sonra baktim karşıma bir ayi çıkti" Üç beş kişi maçı bırakıp dönüyo Teyyo Dede'ye. Teyyo Dede biraz daha ilgi çekmek için bi daha sallıyo "sağıma döndüm, ola o da ne bi dene kurt" Bi beş on kişi daha dönüyo Teyyo Dede'ye. Bi daha sallıyo "Ola oğlum sola döndüm , bi dene çakkal" Hemen hemen herkes dönüyo Teyyo Dede'ye: ama yine de bir iki kişi maça bakıyo hala. Teyyo Dede son bir kez daha sallıyo "arkama döndüm, ola o da ne arkam uçurum" Herkes merak ediyo. "Ee sonra ne oldu Teyyo Dede?" Teyyo Dede o kadar yalan uydurdu ya şimdi nasıl çıkcak işin içinden diye merak ediyolar bizimkiler. Teyyo dede duruyo duruyo. "Ne olacak, ayı beni yedi" Hahahaha! Millet gülüyo tabi, sonra biri "İyi de Teyyo Dede bu ayı seni nasıl yemiş yav, sen yaşıyon işte" diyo. Teyyo da herife şöyle bakıyo "Bırak Allahın sevirsen, sen buna yaşamak mı diirsen?" diyo.
Sultanbeyli'ye Tiyatro gelmiş. İslamcı oyun oynuyorlar elemanlar. Neyse oyunun bir yerinde rol icabı İsrail askeri kılığına girmiş elemanlar filistin genci rolündeki gencin kolunu kırıyorlar. Oyunun başından beri gaza gelen hacı amcalardan biri tam o sahnede daha fazla dayanamayıp "Tekbiiiir Allahü ekbeeer " diye bağırarak fırlıyor ve ayakkabısını çıkarıp İsrail askerlerinden birine fırlatıyor. Asker rolündeki herifin suratı kan içinde kalıyor. Oyun iptal ediliyor ama işin komiği ayakkabıyı fırlatan hacı amcaya anlatamıyorlar bunun bir oyun olduğunu. O hala "münafıklar bırakmadınız diğerlerini de devireyim" falan diyormuş.
Minibüsteyiz, kızın biri bindi minibüse. Kibar olmaya çalışan abuk bir kız bu. Neyse kapıyı kapatmaya çalışıyor açıp kapatıyor açıp kapatıyor ama kapı otomatik olduğu için kapanmıyor. En son dayanamadı bu, "şöfer bey, ay bu kapı kapanmıyo". Dikiz aynasından pis pis kızı gözetleyen şoför döndü. "yeter bacı iki saattir ...ktin bıraktın kapıyı zaten"
Bi kaç hafta önce tahlil vermek için laboratuardaydım. Neyse hemşire önce kan aldı ve idrar tahlili için şu beyaz kaplardan verdi neyse uzatmayayım bide çizgi çekti buraya kadar manasında, dibinde bi yerde yani benden önceki adamın çıkmasını bekledim adam bi çıktı idrarı dolduracağı kabı ağzına kadar doldurmuştu ve idrar yerlere ellerine falan döküldü. Hemşire bu kadarına gerek olmadığını söyleyince adamın verdiği cevapta koptum zaten: -başka kap vermediğiniz için hepsini buna doldurmak zorunda kaldım.
Yeni bir eve taşınmıştık ev daha yeniydi. 5. katta oturuyorduk, asansörlü bir apartmandı. Annem bankadan eve geliyordu bende balkondan gördüm onu ve kapının merceğinden seyretmeye başladım. Annem kapıya gelip ters ters bakmaya başladı. Ve gidip geliyordu koridorda. Ben de kapıyı açmadım hala seyrediyordum. Zile basmasını bekledim basmadı. Bir kaç kere gitti geldi koridorda en sonunda dayanamayıp aşağı doğru inmeye başladı. O sıra kapıyı açtım anne nereye gidiyorsun dedim. Annem de çok sevinerek den aa orası bizim ev mi dedi. Bende annemin saflığını bildiğimden dolayı gülmedim normal karşıladım. Sonra bana demesin mi ben orayı Naime Kartların evi sanmıştım.orda gülmekten yarıldım tabi. Kapının üstünde Name Card (yani isim kardı ) yazıyordu annem onu Namie Kart anlamış )) E annem ne de olsa yapar böle şeyler.
Ben ve arkadaşım bir gün bir durakta otobüs bekliyoruz. Bundan yaklaşık 5-6 sene evvel. Takım elbiseli, havalı bakışlar atan bir şehir magandası da yanımızda beklemeye başladı. Bir müddet sonra belinin yan tarafında değil de ön tarafında kemerinde asılı duran, iğrenç renkte kılıflı devasa bir cep telefonunu göstere göstere çıkarttı ve başladı oynamaya. Bu arada da bizi süzüyor hava atacak ya. Birden -şu bizim Almanya'daki Selma'yı bir arayayım, diye bir cümle sarf etti bize kibirli bakışlar atarken. Sonra başladı konuşmaya. Biz de düşünüyoruz: Vay be maganda hakikaten Almanya'yla falan konuşuyor be. O zamanlar bizde telefon da yok. Hayıflanıyoruz. Bizimki konuşmayı şova dönüştürüyor. Tam direktifler verdiği sırada pat, konuştuğuna inandığımız telefon kulağındayken zangır zangır çalmaya başladı. Bizimki eşekten düşmüş karpuza döndü bir anda. Ne yapacağını şaşırdı ve ne dese umarsınız: -Yaa bu telefon bozuldu galiba..
iki arkadaş Kadıköy'deyiz ve acilen telefon açmamız gerekiyor. Her yerde kontürlü telefon aradık. En sonunda bulduk tabi.. Neyse kartı makineye yolladık. Makinenin ekranında çok doğal bir yazı belirdi. ACİL ARAMA İÇİN. bunu gören arkadaş durumun verdiği psikoloji ile tuhaf şeyler sayıklamaya başladı.-oğlum tuşlara hızlı hızlı bas!'acil aramadığımızı nerden bilecekler!!!! kahkahalarla altıma sıçtım tabi.
Postanedeyiz, taahhütlü mektup atıcaz. Adamın birisi memura Amerika'ya göndermek üzere bir zarf uzattı. Memurda gayet saf bir bakışla USA nerenin kazası diye sordu. Herkeste bir kahkaha. Diğer memur arkadaşının durumu kurtarmak için hemen ekledi. Kız orası Amerika yaw.
Bir gün belediye otobüsündeyim. Durakta teyzenin biri bindi. Şoföre;"evladım acelem var ama biletim yok" dedi. Şoför ; "bin teyzecim, sonraki duraktan alırsın, ama önce bir de yolculara sor" dedi. Bunun üstüne teyze yolculara dönüp; "Pardon, bir sonraki duraktan bilet alabilir miyim?" diye sordu. | |
| | | Yoshyci_Admin Tam ßir Hepsici
Mesaj Sayısı : 140 Yaş : 28 nerden : Bileyim :| Kayıt tarihi : 29/01/08
| | | | erenci_gülşah Grup Hepsi Hayranı
Mesaj Sayısı : 107 Kayıt tarihi : 29/01/08
| Konu: Geri: TuTKuDaN KoKoKoMiK Çarş. Ocak 30, 2008 11:58 am | |
| ÇOK FLOOD YAPMIŞSIN .. SAOL .. | |
| | | dj dogiman Geçerken Uğradım
Mesaj Sayısı : 36 Yaş : 30 nerden : nereye Kayıt tarihi : 30/01/08
| Konu: Geri: TuTKuDaN KoKoKoMiK Çarş. Ocak 30, 2008 12:03 pm | |
| | |
| | | melocan_melis Süper-mod
Mesaj Sayısı : 215 Yaş : 30 nerden : burduryer6 Kayıt tarihi : 09/02/08
| Konu: Geri: TuTKuDaN KoKoKoMiK Paz Şub. 10, 2008 4:01 am | |
| güzel olmuş çokk çokkk thanks | |
| | | | TuTKuDaN KoKoKoMiK | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |